Doğanın Ruhu'ndan Özgürlüğe Adımlamak...

Gezi Kültür Yazıları

Ağaçların Arkasını Görebilmek

AĞAÇLARIN ARKASINI GÖREBİLMEK

Günümüz koşullarında insanların teknolojik gelişmeye uyum sağlamasıyla, asıl yaşam biçimimiz olan doğa yolundaki sevgiye dayalı birlikteliğimize duvar çekmiş durumdayız. Yapılaşmayla beraber yok olan doğa ve değişmeye başlayan ekosistem kuşakların yaşamını olumsuz etkilediği gibi canlıların bulundukları tabii alanlara da zarar vermeye başladı.

Yaşam kaynağımız olan doğayı bir taraftan tahrip ederken, diğer taraftan kuşakların maddeye olan bağımlı ve sınırsız istekleriyle çatışma ve karmaşanın ortasında yeni nesli karşılıyoruz.

Yeni nesillerin gelişme dönemlerinde doğaya ihtiyaç duyduğu, kist bir ortamın çevresinde bilinçsiz bir çağa ayak uydurduğu ve sıkışmış betonlaşma yapılarının arasında çocukluk çağını yaşayamadıkları gerçeği gözler önündedir. Bu olumsuz gelişim süreciyle beraber bu neslin ileriki dönemlerinde çevresel sorunlarla iç içe kalacağı gerçeği toplumsallaşma biçimine de darbe vuracaktır.

Doğanın gücünün bireyler üzerindeki olumlu psikolojik etkisi eski zamanlardan beri varlığını sürdürmüştür. Eski toplumların yaşayışlarına baktığımızda insanların doğayla iç içe olduğu bir dünyevi bir ortam vardır. Geçmiş dönemlerde doğadan bir şey alındığında süreklilik için yeni bir şeyler bırakılırdı ve doğa tüketilmezdi umarsızca. Bu toplumlardan biride Kızırderililerdir.

Eski yoldaki Kızılderili halkları doğa ile iç içe oldukları yaşam biçimleriyle beraber bir çok öğreti ve bilgiyi tabiatı inceleyerek yaşamlarına aktardılar. Çocukların gelişme dönemlerinde; çocukların canlıları inceleyerek, onları taklit ederek oyunlar oynamaları, gelişmelerinde de önemli bir etkendi. Oyun çağını özgürlüğe adımlayarak koşan çocuklar yetişkinlik dönemlerine girdiklerinde yaşama karşı bilinçli ve hakimdiler. Bu olumlu süreçte ise toplumsallaşmayı ve gelişmeyi devam ettiriyordu. Çocukların gelişmesi ve doğanın insanlarla uyumunda Powhatan kabilesinin hikayesini dile getirmek bizlere bir nevi nerde hata yaptığımızı hatırlatabilir beklide..

“Powhatan kabilesinin yetişkinliğe geçiş sınav ve töreni yapılacaktır. Sadece, adı reis tarafından konuncaya kadar 'Ceviz' diye hitap edilen küçük Kızılderili çocuğun annesi endişelidir. Çünkü bir Kızılderili için en önemli duyulardan bir tanesi, görüşü, kısıtlıdır. Uzağı zorlukla görebilmektedir Ceviz.
Annesi, onu yıllardır bu sınavda düş kırıklığına uğramaması için hazırlamakta ve onun diğer duyuları, duyma, dokunma ve koku alma yetilerini pekiştirerek, görme noksanını örtmeye çalışmaktadır.
Kızılderililerin geleneklerinde, bu sınava girecek ergenlik çağı çocukları silahlarını takınıp, ormanın en karanlık, en yoğun bölgesine, gece karanlığında, kendi başlarına bırakılacaktır. Süresi her kabileye göre değişir.

Ceviz'in heyecandan titreyen annesi, onu öpe koklaya, teşvik edici sözler ve son uyarılar ile uğurlar ormana.

Ceviz, ilk gece, kulaklarını bir çakal, el ve ayaklarını bir köstebek, burnunu bir leopar gibi kullanarak, her tehlikeye hazır, bekler ormanda. Gözleri ile göremediklerini burnu ve kulaklarıyla hisseder. Ağaçların arkasına saklanmış hayvanları bile yakalayıp avlar, becerikli Ceviz.
Yetişkinliğe geçiş töreninde, reis Ceviz'in başını okşar. "Sen" der, "çok akıllı ve güçlü bir savaşçısın. “Herkesin gördüğünden fazlasını görüyorsun!”




Sevgiler


Yürüyen Bulut
Bulut Açar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder