Doğanın Ruhu'ndan Özgürlüğe Adımlamak...

Gezi Kültür Yazıları

Adamkayalar Kalıntıları

 
ADAMKAYALAR

Temmuz sıcaklıklarında doğada keşif yapmanın zorlu yanlarındandır adımlamak. Azalan su kaynaklarıyla birlikte nemli bir bölgede keşif yapıyorsanız bunaltıcı sıcaklığa uyumlanmaktan başka çareniz kalmıyor.
Sıcaklıklara rağmen bugün tarihin izlerinden yola çıkarak, Roma dönemine ait kaya kabartmaların olduğu Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı Kızkalesi beldesinin 10 km. kuzey yönünde bulunan Adamkayalar kalıntılarına ait bulguları inceleyeceğim.
 
Gün doğumundan önce sıcaklığın artışını düşünerek erken bir saatte yola çıkmış, sakin bir doğa sezinleyişinin adımlarıyla vadilerin yükseltilerinde ilerliyordum. Sabah serinliğinde uyanan kır kuşlarının şarkıları ve cırcır böceklerinin seslenişleriyle denizden yüksek bir yerde rüzgarların eşliğinde güneşin doğuşunu karşılıyorduk doğa varlıklarıyla…

Gün doğuşunun izlenişinden sonra yol üzerinde Adamkayalar levhasının bulunduğu 2 km’lik batı yönünden patikayı yürüyerek Şeytan Deresine varmış; vadinin arasından süzülen rüzgarla bu güzel derinliği kucaklıyordum. Daha öncede yaptığım keşiflere istinaden vadinin karşısında bulunduğumdan farklı bir atmosferi olduğunu algıladım. Karşımda duran derin vadilerin sonuna doğru denizin sükunetini yükseklerden karşılamak adına vadi ve vadi içinde yaşayan bütün varlıklara seslendim… Hau ! Hau Mitakuyapi ! Merhaba, Merhaba bütün akrabalarıma…

Seslenişimle sabahı karşılayanlar arasında iki sincap belirdi. Hemen solumda bulunan yüksek kaya bloğunda koşturup oyunlarını oynayan sincapların seslerine gülümseyişimle karşılık verdim. Gün ışığı yükselmeden dik vadi yamacına yapılmış Roma kalıntılarına ait kabartmaları ve kaya mezarlarını inceleyip fotoğraflamak için patika işaretlerini izleyerek devam ediyordum. Belli bir rakımı indikten sonra vadideki mağaraları inceleyerek içerisinde yaşam edinmiş bitki türleri görülmeye değer kılıyordu bu yerleri.
Kabartmalar görülmeye başladığında daha önce karşı vadilerden dürbünle izlediğimden farklıydılar. Burada kabartmaları yakından görmek detaylarını ortaya çıkarıyordu. Niş içerisinde yapılmış 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk ve bir dağ keçisine ait kabartmalar dik bir vadi yamacında taş ustalığını sergiliyordu.
Ölmüş olan önemli kişilerin anılarını yaşatmak için yapılan bu kabartmalar beklide dünyada eşi benzeri olmayan inanç alanlarından bir yerdi.

Kabartmalarda görülen şekillerde dikkat çekenler arasında elinde üzüm salkımı tutan uzanmış bir insan kabarması ile elindeki testi ile sıvı dolduran kabartmalara; savaşı simgeleyen mızrak ve baltalı insan kabarmalarına ve aile tablosu ile sadakati simgeleyen anne çocuk ve savaşçının ölümüyle ailenin bağlı kalacağını simgeleyen tabloları görülmeye değer.

Dünyada az bulunacak türden olan bu kabartmalar her geçen gün yok olma tehlikesinin sürecini burada da hızlı yaşamakta. İnsan varlığı yapıcı ve yıkıcılığıyla bilinen gücünü burada da ne yazık ki olumsuz bir şekilde göstermişti. Bu olağanüstü kaya kabartmaları define arayıcıları tarafından istila edilmiş, bir parça metal uğruna değerleri yok etme cesaretini göstererek gelecek kuşakların tarihi ve kültürel değerlerini, yaşamalarını hiçe saymışlardı.
Delici makineler ile bir çok tablet zarar görmüş; tabletlerden biri de dinamit ile patlatılarak etraftaki doğal yapılara zarar verilmişti.

Bölgede tarihi değerlerinin araştırmasını bitirerek karşı vadiye geçmek üzere zorlu bir inişe başladım. İki vadinin arasına indiğimde güneşsiz serin bir doğada dinlenerek zaman geçirmiş tekrar tırmanmak üzere; daha önceki zamanlarda inişini yaptığım vadiden yukarı çıkmaya başladım. Vadi aralarında sayıca çok mağaralar bulunuyor; çoğu zaman bu mağaralar bölgede hayvancılık yapan çobanlara korunak oluyordu.
Yorucu vadi tırmanışından sonra yükseklere çıkmış kartallar gibi esen rüzgara eşlik ediyordum. Dönüş için Yörüklerce kullanılmış doğal patikaların izlerinden devam ederek bu topraklarda uzun yıllar geçen Yörük halkının izleriyle adımlıyordum. Her yıl bu yollarda yaz ve kış göçlerini gerçekleştiren Yörükler yaşam savaşımlarını adımlıyorlardı diyarlara. 10 Mayıs gibi yaz göçleri başlayan Yörükler İç Anadolu toroslarına giderek sıcaktan da uzaklaşıyorlardı. Yaşam şartları hayvancılık ve yer yer kısa dönemli tarım yaparak zor koşullarda yüzyıllardır göçebe yaşamını unutturmuyorlardı. Bölgede kalıcı Yörük halkı da bulunuyordu. Koşulların iyi ve kötü şartlarına karşın göçlerine bölgedeki Yörük halkı da artık ara vermişti. Şu anda bu patikalarda yürüyen son göçebe Boynuinceli ve Sarıkeçili Yörükler kalmıştı. Şartlar her geçen gün zorlaşınca zamanı geldiğinde yol kat edişler duracak son göçebe ırklarda bu topraklarda yaşanmış bir tarihe perde çekeceklerdi…



Günün Üzerine

On yaşımdayken bir gün toprağa baktım; ırmaklara, gökyüzüne ve etrafımızdaki hayvanlara baktım. Bütün bunları yapan büyük gücü kavrayamadım. Bu gücü anlamak için can atıyordum. Ağaçlara, çalılara sordum, bana bakıyormuş gibi görünen çiçeklere sordum: “Sizi kim yaptı?” Yosun kaplı taşlara baktım, bazılarının şekli insana benziyordu ,onlara da sordum. Hiçbiri bana cevap vermedi. Sonra bir rüya gördüm. Rüyamda o küçük yuvarlak taşlardan biri yanıma geldi ve her şeyi yapanın Wakan Tanka olduğunu bildirdi.

O Yaratıcı’ya saygı göstermek için O’nun eseri olan tabiata saygı göstermem gerekir…

Tatanka Ohitika, Sioux Kabilesi



Sevgiler

Yürüyen Bulut
Bulut Açar

1 yorum: